Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İstanbul’da düzenlenen TRT World Forum 2025’te yaptığı konuşmada, küresel sistemdeki dönüşüm, artan belirsizlikler ve Türkiye’nin diplomatik vizyonu üzerine dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
“Yüksek Riskli Diplomasinin Dönüşü: Orta Güçler ve Yükselen Çok Kutuplu Düzen” başlıklı oturumun açılışında konuşan Fidan, mevcut uluslararası düzenin dengesini kaybettiğini ve yeni bir güç dağılımının kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı.
“Dünyayı Tanımlayan Kelime: Belirsizlik”
Fidan, geçen yılki forumda dile getirilen analizlere atıf yaparak, uluslararası sistemdeki sorunların derinleştiğini söyledi. “Eğer bugünün dünyasını tek bir kelimeyle tanımlayacak olursak, bu kesinlikle ‘belirsizlik’ olur,” ifadelerini kullanan Bakan, küresel dengelerin hızla değiştiğini belirtti.
Ona göre, artık siyaseti belirleyen parametreler öngörülemez hale gelirken, büyük güçlerin etkinliği azalıyor ve bölgesel kurumlar karmaşık krizlerle başa çıkmakta zorlanıyor. Bu durumun insanları çok kutuplu bir dünya düzenine yönelttiğini dile getiren Fidan, “Uluslararası kurumlara yeniden güven tesis etmemiz gerekiyor,” dedi.
Türkiye’nin Dış Politika Vizyonu
Fidan, Türkiye’nin dış politika vizyonunun açık, diyaloğa dayalı ve çok yönlü olduğunun altını çizdi. “Zorlu zamanlarda birliği koruyarak, ortak güvenlik ve refah için kolektif aksiyonlar alabiliriz,” diyen Fidan, güçlü bir küresel sistem reformunun gerekliliğine dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler’in (BM) işleyişine de değinen Bakan, sorunun kuralların eksikliğinden değil, eşit uygulanmamasından kaynaklandığını ifade etti. Güvenlik Konseyi’nde ayrıcalıklı birkaç ülke yerine herkesin temsil edildiği daha adil bir sistemin önemine vurgu yaptı.
Fidan, krizlerin genellikle bölgesel bağlamlarda doğduğunu ve çözümlerin de bölgesel işbirliğiyle geliştirilebileceğini söyledi: “Krizler boşlukta ortaya çıkmaz. Bölgesel sahiplenme, güven ve istikrarın temelidir.”
Türkiye’nin bu anlayışı pratiğe döktüğünü belirten Fidan, Balkanlar’da arabuluculuk girişimleri, Güney Kafkasya’da bağlantı ve normalleşme çabaları, Orta Doğu’da güvenlik ve insani işbirliği çalışmaları ile Afrika’da karşılıklı kalkınma projeleri yürüttüklerini anlattı. “İstikrar dayatılamaz, geliştirilmelidir,” diyen Fidan, diyaloğun güvene, güvenin ise kalıcı istikrara dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.
Gazze Krizi ve Türkiye’nin Diplomatik Girişimleri
Konuşmasında Gazze’deki insani krize de geniş yer veren Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’nin yoğun diplomatik çabalar yürüttüğünü hatırlattı. Türkiye’nin öncülüğünde kurulan İİT–Arap Birliği Gazze Temas Grubu’nun, uluslararası farkındalığın artmasına ve Filistin Devleti’nin tanınma sürecine katkı sunduğunu ifade etti.
Fidan, 23 Eylül’de New York’ta ABD Başkanı Donald Trump ve sekiz Müslüman ülke lideriyle yapılan toplantının, bu çabaların önemli bir adımı olduğunu belirterek, Şarm El Şeyh’teki uzlaşının bu görüşmelerin sonucu olduğunu söyledi.
Ateşkesin Gazze’de insani felaketi sona erdirmek için bir fırsat sunduğunu belirten Fidan, “Ancak ateşkes tek başına bir amaç değildir. Kalıcı barış, yalnızca iki devletli çözüm ile mümkündür,” dedi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Diplomasi Kapısı
Fidan, Türkiye’nin sadece Orta Doğu’da değil, Avrupa kıtasında da diplomasi öncülüğünü sürdürdüğünü hatırlattı. Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Türkiye’nin hem Moskova hem Kiev ile iletişim kanallarını açık tuttuğunu belirterek, İstanbul sürecinde üç tur görüşme ve esir değişimlerinin gerçekleştiğini hatırlattı.
“Barışa giden yolda diplomasinin geçerli bir yol olduğuna inanıyoruz,” diyen Fidan, Türkiye’nin İstanbul’da dördüncü tur görüşmelere ve olası bir liderler zirvesine ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.
“Adil ve Temsili Bir Düzen İçin Diyalogdan Vazgeçmeyeceğiz”
Konuşmasının sonunda Türkiye’nin dış politikasının temel taşının diyalog ve çok taraflı diplomasi olduğunu vurgulayan Fidan, “Daha adil, dengeli ve temsili bir uluslararası düzen vizyonumuzu paylaşan tüm ortaklarla çalışmaya devam edeceğiz,” dedi.