Umutları tükenmiş bir milleti yeniden ayağa kaldıran, Anadolu’yu vatan yapan ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının üzerinden 87 yıl geçti. 10 Kasım 1938’de hayata veda eden Atatürk, bugün hâlâ fikirleriyle, devrimleriyle ve mücadelesiyle yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Selanik’te Başlayan Bir Ömür
1881 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Selanik kentinde dünyaya gelen Mustafa Kemal, annesi Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi’nin özenle yetiştirdiği bir çocuktu. İlk eğitimini mahalle mektebinde alan Atatürk, ardından babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi’ne geçti. Küçük yaşlardan itibaren disiplinli, meraklı ve öğrenmeye açık bir kişilik sergileyen Mustafa Kemal, eğitim hayatında kısa sürede öne çıktı.
Askeri Eğitimden Cephe Zaferlerine
Selanik Askeri Rüştiyesi ve Manastır Askeri İdadisi’nden başarıyla mezun olan Mustafa Kemal, 1899’da girdiği Harp Okulu’nu teğmen, Harp Akademisi’ni ise 1905’te kurmay yüzbaşı olarak tamamladı. Şam’daki 5. Ordu’da başladığı askerlik kariyerinde üstün başarılar gösterdi; Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nda adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
1915’te Çanakkale Cephesi’nde sergilediği askeri deha, savaşın seyrini değiştirdi. “Cephaneniz yoksa süngünüz var!” sözüyle askerlere moral veren Mustafa Kemal, Conkbayırı’nda gösterdiği kahramanlıkla “Anafartalar Kahramanı” unvanını kazandı.
Milli Mücadele’nin Önderi
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından işgallerle sarsılan Osmanlı topraklarında Mustafa Kemal Paşa, ülkenin kaderini değiştirecek adımı attı. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlattı. Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile bağımsızlık yolunda milletin kararlılığını örgütledi.
23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak ulusal egemenliği resmen ilan etti. Bu süreçte, 6 Nisan 1920’de kurduğu Anadolu Ajansı, Milli Mücadele’nin dünyaya duyurulmasında önemli bir rol üstlendi.
Kurtuluş ve Zafer Yılları
Atatürk’ün önderliğinde Türk ordusu, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi dönüm noktalarında destan yazdı. 30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Zaferi, bağımsızlığın müjdecisi oldu. Ardından imzalanan Mudanya Ateşkesi ve Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin sınırları ve egemenliği uluslararası alanda tanındı.
Cumhuriyet ve Devrimler
29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, Atatürk’ün yıllardır inandığı yönetim anlayışının somutlaşmış halidir. Falih Rıfkı Atay’ın da aktardığı gibi, Atatürk bu fikri olgunlaştırmak için sabırla çalışmış ve “ulusal egemenliği” halkın yönetim biçimine dönüştürmüştür. Kadın haklarından eğitim reformlarına, hukuk sisteminden ekonomiye kadar her alanda attığı devrimci adımlar, Türkiye’yi çağdaş bir devlet kimliğine kavuşturdu.
Vefatı ve Sonsuz Mirası
57 yıllık ömrünü vatanına adayan Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 sabahı Dolmabahçe Sarayı’nda saat 09.05’te hayata gözlerini yumdu. Cenazesi büyük bir ulusal yas havası içinde Ankara’ya uğurlandı ve Anıtkabir’de ebedi istirahatgâhına kavuştu.
Atatürk’ün ardında bıraktığı miras yalnızca bağımsız bir ülke değil, aynı zamanda özgürlüğe, bilime ve çağdaşlığa inanan bir millet oldu. Onun “en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti, bugün 102 yaşında dimdik ayakta duruyorsa, bu Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülüğü ve kararlılığı sayesindedir.
Bugün, 10 Kasım’da, millet olarak Ulu Önderimizi bir kez daha saygı, minnet ve özlemle anıyor; onun ilke ve devrimlerinin ışığında geleceğe güvenle bakıyoruz.