Gazze’de aylardır süren çatışmaların ardından, İsrail ile Hamas arasında kapsamlı bir ateşkes anlaşması imzalandı.
Anlaşma, yalnızca silahların susmasını değil, aynı zamanda bölgedeki insani, siyasi ve askeri düzenin yeniden şekillenmesini hedefliyor. Sürecin denetimi ise ABD, Katar, Mısır ve Türkiye’nin oluşturduğu uluslararası bir komite tarafından yürütülecek.
İlk 72 Saatlik Süreç
Ateşkesin ilk 72 saatlik döneminde, İsrail ordusunun çekildiği bölgelerde hava gözetimi tamamen durdurulacak. Bu adım, bölgede güven ortamının yeniden tesis edilmesi için kritik bir başlangıç olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, taraflar arasında yapılacak esir değişiminin herhangi bir tören veya medya görüntüsü olmadan, sessiz bir şekilde gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı. Bu süreç, gizlilik ve güvenlik gerekçeleriyle ortak komite tarafından yakından takip edilecek.
Türkiye 105 Yıl Sonra Filistin’de Aktif Rol Üstleniyor
Anlaşmanın en dikkat çekici unsurlarından biri, Türkiye’nin sahadaki uluslararası görev gücüne katılması oldu. Bu gelişme, Türkiye’nin 105 yıl aradan sonra yeniden Filistin topraklarında resmi bir rol üstlenmesi anlamına geliyor.
Ankara, bu süreci “Filistin’de yeni bir sayfa” olarak nitelendiriyor. Türkiye’nin özellikle insani yardım koordinasyonu, kayıpların tespiti ve ateşkesin denetlenmesi konularında görev alması bekleniyor.
Üç Aşamalı Ateşkes Planı
Ateşkes anlaşması, üç temel aşamadan oluşan kapsamlı bir plan çerçevesinde uygulanacak. İlk aşama insani yardım odaklı olacak. Türkiye, Katar ve Mısır’ın öncülük edeceği bu bölümde, yardım koridorlarının açılması, gıda ve ilaç sevkiyatlarının güvenli biçimde Gazze’ye ulaştırılması, altyapı onarımı ve enkaz kaldırma çalışmaları öncelik taşıyor. Ayrıca, kayıp kişilerin ve hayatını kaybedenlerin bulunması da bu aşamada yürütülecek.
İkinci aşama, siyasi düzenin yeniden inşasına odaklanacak. Bu kapsamda, “Gazze Uluslararası Geçiş Otoritesi” (GITA) adıyla yeni bir yönetim mekanizması oluşturulması gündemde. ABD’nin bu yapının başına eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’i getirmek istediği ileri sürülüyor. Ancak Türkiye’nin bu öneriye temkinli yaklaştığı, bölgesel aktörlerin daha etkin olduğu alternatif bir siyasi model üzerinde çalıştığı belirtiliyor.
BM veya NATO Gözetiminde Yeni Dönem
Planın üçüncü ve son aşaması, askeri denetim sürecini kapsıyor. Bu çerçevede, güvenliğin sağlanması ve olası ihlallerin önlenmesi için Birleşmiş Milletler (BM) veya NATO bünyesinde bir görev gücü oluşturulması seçenekleri değerlendiriliyor.
Türkiye, hem sivil koordinasyon hem de askeri denetim süreçlerinde aktif bir rol üstlenecek. Ankara’nın daha önceki BM Barış Gücü operasyonlarındaki deneyiminin, bu yeni misyonda da referans alınacağı ifade ediliyor.