Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile European Business Summit’in (EBS) ortaklaşa düzenlediği AB–Türkiye İş Zirvesi, Brüksel’de iş dünyası ve politika temsilcilerini bir araya getirdi.
Zirvede Türkiye-AB ekonomik ilişkilerinin mevcut durumu, Gümrük Birliği’nin geleceği ve dijital dönüşümün etkileri kapsamlı şekilde ele alındı. Üst düzey AB yetkilileri, bakanlık temsilcileri ve iş insanlarının katıldığı etkinlik, iki taraf arasında ekonomik entegrasyonun güçlendirilmesine yönelik önemli mesajlara sahne oldu.
Değişen Küresel Ticaret Düzeni ve Gümrük Birliği’nin Sınırları
Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, konuşmasında küresel ticaret kurallarının değiştiğine ve sistemin kurucu aktörlerinin dahi bu kuralları görmezden geldiğine dikkat çekti.
Gümrük Birliği’nin 30 yıl önce, AB’nin yalnızca 15 üye ülkeden oluştuğu bir dönemde tasarlandığını hatırlatan Tuzcu, anlaşmanın Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde geçici bir araç olarak kurgulandığını ifade etti. Ancak günümüze gelindiğinde e-ticaret, dijital ekonomi ve Asya’dan yükselen yeni tedarik merkezlerinin mevcut yapıyı yetersiz hale getirdiğini belirtti.
Tuzcu, Türkiye ile AB arasındaki ticaretin 2024’te 220 milyar dolara ulaşarak tarihi bir seviyeye çıktığını, buna rağmen Gümrük Birliği’nin modern ihtiyaçları karşılamadığını vurguladı. Türkiye’nin mevzuat uyumu yapmasına rağmen karar mekanizmalarında yer almamasını “ciddi bir eksiklik” olarak tanımladı.
“Gümrük Birliği Derhal Güncellenmeli”
Tuzcu’nun en güçlü mesajı, Gümrük Birliği’nin acilen güncellenmesi gerektiği yönündeydi. AB’nin Yeşil Mutabakat, dijital dönüşüm ve genişleyen serbest ticaret anlaşmaları ağının Türkiye’yi doğrudan etkilediğini söyleyen Tuzcu, AB’nin 70’ten fazla ülkeyle 44 tercihli anlaşma yapmasının ticarette sapmalara yol açtığını dile getirdi.
“Türkiye, uyum sağladığı AB mevzuatının şekillenme sürecinde söz sahibi olmalıdır” diyen Tuzcu, 2015’te başlatılan güncelleme girişiminin AB Konseyi tarafından hala müzakere yetkisi verilmemesi nedeniyle ilerlemediğini hatırlattı.
AB’nin “AB ürünü, Avrupa tercihi” gibi uygulamalarının hem Türkiye hem de Avrupa sanayisi üzerinde olumsuz etkileri olacağını söyleyen Tuzcu, Türkiye’nin AB’nin yeni ekonomik büyüme planına katkı sağlayacak güçlü bir ortak olduğunu belirtti.
DEİK’ten Stratejik Ortaklık Vurgusu
DEİK Başkanı Nail Olpak da konuşmasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesini sadece ekonomik bir gereklilik değil, aynı zamanda hizmetler, e-ticaret ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinde yeni fırsatların kapısını açacak stratejik bir adım olarak değerlendirdi. Olpak, on yıldır süren güncelleme sürecinin tıkanmış olmasının başlı başına bir sorun olduğunu ifade ederek, “Bir ortaklıkta kayıp varsa büyük tarafın kaybı daha büyük olur” dedi.
Türkiye ve AB'nin uzun vadeli işbirliğini karşılıklı bağımlılık, istikrar ve refah zemininde güçlendirmesi gerektiğini dile getiren Olpak, Türkiye’nin enerji güvenliği, iklim politikaları, bağlantısallık ve savunma sanayi gibi kritik alanlarda Avrupa’nın stratejik özerkliğine önemli katkılar sağlayabileceğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa Güvenlik Eylem Programı’na (SAFE) daha aktif katılımının değer yaratacağını vurguladı.
“Birlikte Küresel Ticarette Güçlü Bir Hikâye Yazabiliriz”
DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ise Türkiye’nin enerji, güvenlik ve tedarik zinciri alanlarında Avrupa için “stratejik ve dayanıklı bir ortak” olduğunun altını çizdi. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye’nin savunma sanayisindeki işbirliğinin bölgesel güvenliğe güç katacağını belirterek, karşılıklı çıkarların odakta olduğu daha derin bir entegrasyon çağrısında bulundu.
Zirve kapsamındaki panellerde, Gümrük Birliği’nin modernizasyonu kadar dijitalleşme, veri yönetimi, dijital ticaret kuralları ve AB-Türkiye ekonomik ilişkilerinin geleceği de ele alındı. İş dünyası temsilcileri, yeni nesil ticaret düzenlemelerine uyumun hem Türkiye hem de AB için kaçınılmaz olduğunda birleşti.