Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Ta Nea, Türk-Yunan ilişkilerinin 1973’ten bugüne kadar olan seyrini mercek altına aldı. Gazetede yer alan ve Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın eski Danışma Kurulu Üyesi Panayotis İoakeimidis imzasını taşıyan makale, iki ülke ilişkilerinde gelinen noktayı sorgulayan ve çarpıcı tespitler içeren analizleriyle dikkat çekti.
"Türkiye’yi Bölgesel Güç Olmaktan Alıkoyamadık"
Emekli profesör İoakeimidis, Yunanistan’ın uzun vadeli dış politika stratejisinin başarısız olduğunu açık bir dille ifade etti. “Stratejimizin temel hedeflerinden biri Türkiye’nin bölgesel bir süper güç olmasını engellemekti, ama bunda hezimete uğradık” diyen İoakeimidis, günümüzde Türkiye’nin küresel ölçekte neredeyse süper güç statüsünde değerlendirildiğine dikkat çekti.
İoakeimidis, 1973 yılında Türk-Yunan ilişkilerindeki en büyük sorunun kıta sahanlığı meselesi olduğunu hatırlatarak bugün gelinen noktada iki ülke arasında 12 başlıkta ciddi anlaşmazlık bulunduğunu vurguladı. Bu başlıklar arasında Ege hava sahası, Doğu Akdeniz, azınlık hakları ve mülteci politikaları gibi konular öne çıkıyor.
"Silahlanma Çözüm Değil"
Makalesinde Yunanistan’ın son yıllarda hız verdiği askeri harcamalara da değinen İoakeimidis, bu yaklaşımın sorunları çözmediğini belirtti. Aksine, silahlanmanın mevcut gerilimleri daha da körükleyebileceği uyarısında bulunan Yunan akademisyen, Atina'nın artık gerçek dışı varsayımlardan uzak, Türkiye ile ilişkilerde daha rasyonel ve uzun vadeli bir strateji benimsemesi gerektiğini savundu. "Yeni bir yaklaşım şart" diyen İoakeimidis, mevcut politikanın hem Yunanistan’ın hedeflerine ulaşmasını engellediğini hem de bölgede kalıcı istikrarı imkansız kıldığını ifade etti.
“İş Birliği Varoluşsal Gereklilik”
İoakeimidis’in en dikkat çekici vurgularından biri ise Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkinin niteliği üzerineydi. “Nihai hedef, tüm sorunların çözüme kavuşturulması ve şu politik gerçekliğin kabul edilmesidir: Türkiye ile Yunanistan arasında yakın iş birliği ve ortaklık, iki ülke için de varoluşsal bir zorunluluktur” ifadeleriyle iki ülke arasındaki geleceğin birlikte inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.