Almanya’nın kamu yayın kuruluşu ARD’nin alt kanalı MDR tarafından hazırlanan ve ARD’nin internet sitesinde yayınlanan “İslam ve Ataerkillik – Kadınlara Yönelik Şiddeti Ne Tetikliyor?” adlı belgesel, tartışmalı bir konuyu gündeme taşıyor: Müslüman erkeklerin kadına şiddet eğilimi daha mı yüksek?
Gazeteciler Julia Cruschwitz ve Tarek Khello’nun hazırladığı yapım, inanç, kültür ve toplumsal yapıların kadına yönelik şiddet üzerindeki etkisini ele alıyor.
Şiddet İstatistikleri Ne Diyor?
Belgeselde, Almanya’nın Saksonya eyaletindeki aile içi şiddet vakalarına dair çarpıcı veriler paylaşılıyor. Sayısal olarak en fazla şiddet vakası Alman vatandaşlarında görülse de, oranlara bakıldığında göçmen kökenli bireylerin daha yüksek risk grubunda olduğu belirtiliyor.
Eyalette göçmen oranı sadece %9 iken, şiddet vakalarında şüpheli konumundaki kişilerin %22’si yabancı kökenli. Bu grubun başında Türkiye, Suriye, Afganistan ve Polonya kökenli erkekler geliyor.
Belgesel, İslam toplumlarında sıkça tartışma konusu olan Nisa Suresi’nin 34. ayetine de odaklanıyor. Ayetin nasıl yorumlandığına ilişkin farklı görüşler yer alıyor. İmam Assem Alhalak, ayetin fiziksel şiddeti meşrulaştırmadığını, “iz bırakmayan bir uyarı” anlamına geldiğini ifade ediyor. Bu da kutsal metinlerin yorumunun kültürel bağlama ve bireysel anlayışa göre şekillenebileceğini gösteriyor.
Kadına Şiddetin Asıl Nedeni: Ataerkillik
Belgeselin en dikkat çekici bulgularından biri, şiddetin esas kaynağının İslam dini değil, ataerkil toplum yapıları olduğuna işaret etmesi. Münster Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dina el Omarı’nın ifadesiyle, “Kur’an hem eşitlik hem de baskı yönünde yorumlanabilir.”
Belgesel, şiddetin sadece Müslüman toplumlara özgü bir problem olmadığını da gösteriyor. Almanya’daki birçok Alman ailesinde de benzer ataerkil yapılar ve buna bağlı olarak şiddet vakaları bulunuyor. Bu da sorunun dini değil, sosyo-kültürel temelleri olan evrensel bir mesele olduğunu ortaya koyuyor.
