Camdaki Kız anne Feride kimdir, hastalığı nedir? Nur Sürer kaç yaşında, çocuğu var mı?

- Yazdir
- Arttir - Azalt
- Yorum 0
Kanal D’nin iddialı yapımı Camdaki Kız oyuncu kadrosuyla dikkat çekti. Özellikle Nalan’ın annesi Feride ilginç karakteriyle herkesi şaşırttı.
CAMDAKİ KIZ FERİDE KİM?
Nalan’ın annesidir. Aristokrat bir aileden gelir ve emekli edebiyat öğretmenidir. Çok kitap okur, bitkilere düşkündür. Her şeyin organik olanını tercih eder, sağlıklı olmak onun için bir takıntıdır. Çok titiz bir kadındır. Evde fazla eşya sevmez. Her şey yerli yerinde olsun ister. Ailesine oldukça düşkündür. Her şeyi kontrol etmeyi sever. Kontrolü dışında bir durum yaşanırsa, sert tepkiler verir. Sevgisi de, öfkesi de güçlüdür. Geçmişte yaşadığı, sır gibi sakladığı bir travması vardır. Bu travmanın acısını, en çok Nalan’a çektirir.
Annesi Feride ile Nalan arasında geçen diyalog izleyenleri derinden etkiledi. Küçük yaştan beri kıyafetlerinden beslenmesine kadar annesinin baskılarına maruz kalan Nalan’ın, ilk regl olduğu gün annesinin erkekler ve namus konusunda verdiği öğütleri hatırlaması etkileyici anlara neden oldu.
Nalan’ın annesi Feride’nin travması başka bir çocuğuyla ilgili. Mezuniyetini bile görmeden kızının vefat etmesi Feride’yi bu hale getirmiştir. Sevdiği yüzünden vefat etmesi nedeniyle kızı Nalan’ı korumaya karar vermiştir.
Nalana çıkarması çok zor olan korseyi giydirerek erkeklerden koruduğunu düşünmektedir.
Çünkü diğer çocuğu bir erkek yüzünden genç yaşta hayatını kaybetmiştir.
Nalan'ın zorlu hayatı…#CamdakiKız @camdakikizdizi @OGMPictures pic.twitter.com/9rAIQPptdU
— Kanal D (@KanalD) April 8, 2021
İLK SAHNE SOSYAL MEDYADA GÜNDEM OLDU
Kızı Nalan’ı banyodan sonra giydiren Feride’nin katı tavırları merak uyandırırken, Nalan’ın geçmişte yaşadığı ve sır gibi sakladığı travması ilk sahnede bazı ipuçlarını verdi.
Geçmişi hatırlayan Nalan’ın ilk regl olduğu döneme gittiği anda annesinin, “Bunu da giyeceksin. Her genç kıza bu yaşlarda başlar. Namusunla evlenene kadar bu giyilecek.” diyerek telkinde bulunması ekranlara geldi.
CAMDAKİ KIZ FERİDE KİMDİR?
Camdaki Kız Feride karakterini Nur Sürer canlandırmaktadır.
CAMDAKİ KIZ NALAN NEDEN SU İÇMİYOR?
Annesi Feride kızının korse takmak zorunda olduğunu, takılan korsenin giymesi çıkarması zor olduğu için ve bu şekilde namusunu koruduğu için sadece akşamları çıkarmasına izin verdiği korse nedeniyle tuvalete gitmesi, karnının şişmesini istemiyor ve yemesine içmesine karışıyor.
Nalan korseyi dışarda çıkarmaması gerektiğine o kadar inanmıştır ki, yemesine içmesine dikkat etmektedir.
NUR SÜRER KİMDİR?
Sürer 21 Haziran 1954 tarihinde Ahmet ve Rabia Sürer’in kızı olarak Bursa’da dünyaya geldi. Eğitimini Bursa Anadolu Kız Lisesi’nde tamamladı. Erden Kıral’ın Bereketli Topraklar Üzerinde filmi ile sinemaya adım attı, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde iki kez “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü kazandı. Bugüne kadar kırktan fazla filmde ve televizyon dizilerinde oynadı. İlk uluslararası çalışması 1984 yılındaki Ayna adlı film oldu. Bu filmi 1991 yılında “En İyi Yabancı Film” dalında Oskar Ödülü kazanan Umuda Yolculuk (1990), Dunkle Schatten der Angst (1993) ve Yara (1998) izledi.
İlk evliliğini 1981 yılında Bülent Kayabaş ile yaptı. Ardından Sarp Kuray ile evlendi. Sürer, 2007 yılında Kanal D’de yayınlanan Asi adlı dizide “Neriman Kozcuoğlu” karakterini canlandırmıştır.
NUR SÜRER ÇOCUĞU VAR MI?
Bir oğlu vardır ve ismi Bülent Kayabaş’tır.
NUR SÜRER EŞİ KİMDİR?
Kendisi gibi oyuncu olan Bülent Kayabaş’tır. Kayabaş vefat etti.
Nur Sürer Rol Aldığı Dizi ve Filmler
2021- Camdaki Kız (Feride)
2020- Çukur (Fadik)
2015 – Eksik (Melek) (Sinema Filmi)
2014 – Bana Artık Hicran De
2014 – Gece (sinema)
2013 – Tatar Ramazan (TV Dizisi)
2012 – Sultan
2011 – Lale Devri
2011 – Herşeye Rağmen- Leyla
2010 – Kaledeki Yalnızlık- Makbule
2009 – Kasaba- Seher
2007 – Asi- Neriman Kozcuoğlu
2006 – Kabuslar Evi: Seni Beklerken
2005 – Ihlamurlar Altında- Müjgan
2004 – Gülizar
2004 – Bir Aşk Hikayesi
2003 – Kurşun Yarası- Marika
2002 – Abdülhamit Düşerken- İzzet Hanım
2002 – Sır Çocukları- Münevver
2002 – Havada Bulut- Marika
2001 – Sarı Günler
2000 – Karanlığın Gölgesinde Korkular
2000 – Köçek
1998 – Yara
1997 – İlişkiler- Aysu
1994 – İz
1993 – Son Söz Sevginin- Sevgi
1993 – Dunkle Schatten der Angst
1992 – Denize Hançer Düştü
1991 – Uzlaşma
1991 – Suyun Öte Yanı
1990 – Yalancı Şafak
1990 – Umuda Yolculuk- Meryem
1990 – Kiraz Çiçek Açıyor- Kiraz
1989 – Uçurtmayı Vurmasınlar- İnci
1988 – Dönüş- Zerbo
1988 – Sadık Dost
1987 – Ateşböceği- Duygu
1987 – Karınca Katar- Gülsüm
1986 – Son Urfalı
1986 – Ses- Serpil
1985 – Dul Bir Kadın- Ayla
1985 – Yılanların Öcü- Haçça
1984 – Fidan- Fidan
1984 – Ayna- Zelihan
1983 – Derman- Bahar
1981 – Aşka Dönüş
1981 – Bay Alkolü Takdimimdir- Gül
1980 – Bir Günün Hikayesi- Zeynep
1979 – Bereketli Topraklar Üzerinde- Fatma
1971 – Sinderella Kül Kedisi
CAMDAKİ KIZ KİTAPTAN ALINTI
“Aşıkken kalbiyle görür kadınlar. Tutku dindikten, aşk şarabı kana kana içildikten sonra sıra kendini güvence altına almaya gelir.”
“Okumak hayatı tanımaya ne zaman yetmiş ki.”
“İnsan ruhu ne kadar karmaşık. Herkes kendine göre ne kadar haklı. Kendimizi bu kadar iyi anlarken karşı tarafı neden hep pas geçiyoruz acaba?”
CAMDAKİ KIZ ARKA KAPAK
“Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”
“Aşk yakıyor
Ayrılık kavuruyor
Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…”
“Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.”
“Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…”
“Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
CAMDAKİ KIZ ÖZET
Küçük yaşlarda lüks bir hayat yaşayıp, daha sonra yine zengin ve köklü bir aileye gelin giden Nalan bir gün zorla bir psikiyatri kliniğine getirilir. Onu buraya getiren yedi yıldır birlikte yaşadığı sevgilisi Hayri’dir. Hayri Nalan’a hayatında başka biri olduğunu söyleyince, Nalan’ın bütün dünyası yıkılmış krizler geçirerek intihar edeceğini söylemeye başlamıştır. Geldiği her seansta doktoruna bütün hayat hikayesini yavaş yavaş anlatır Nalan.
Başta Hayri ile olan ilişkisini ve Hayri’nin onu terk etmesinden ne kadar korktuğunu anlatır. Bir iç mimar olan Nalan, şirketinde çalıştığı zengin iş adamının oğlu Sedat ile evlenir. Her ne kadar Kayınvalidesi ve kayınpederi onu her zaman desteklese, onlarla arasında bir sorun olmasa da kocası ona hiçbir zaman sevgi, şefkat gibi duygular göstermez. Aklı sadece en son moda şık kıyafetler giymek, en güzel yerlerde gezmek, lüks arabalar almak, arkadaşlarıyla takılmak ve babasından gizli kumar oynamak olan Sedat, Nalan’ın kendisine gösterdiği yakınlığa karşılık vermez. Hamileliği ve bebeğini kaybetmesinin ardından ağır bir depresyona girer ve bir süre işten ayrılır. Bu arada anne ve babasını da kaybeder. Bir zaman sonra kayınbiraderinin desteği ile tekrar işe döner. Şoförlüğü ve korumalığını yapması için emrine şirkette çalışan Hayri verilir. Hayri’nin uzun zamandır Nalanda gözü vardır. Onun bu ruh halini de fırsat bilerek onu elde etmek için her şeyi yapar. Zaten sevgiye, ilgiye aç olan Nalan bir süre sonra Hayri’den çok etkilenir. Ama evliyken böyle bir ilişki yaşamayacak kadar namuslu olduğu için kocasından boşanır ve Hayri ile 7 yıl sürecek olan bir ilişkiye başlar.
Bu arada Hayri evli ve üç çocuk babasıdır. Karısı Türkan köydeki kuma hayatına alışkın olduğu için Nalanı kolayca kabullenir. Nalan da çocukları babasız kalmasın diye Hayri’den boşanmasını istemez. Bir gün karısını ve çocuklarını Nalanla tanıştırır. Türkan Nalanı çok sever, sürekli kızlarını alıp onu görmeye gider. Ona göre Nalan görgülü, terbiyeli hanım bir kadındır o yüzden bu ilişkiden hiç rahatsız olmaz.
Nalan her seansa geldiğinde doktoru onda Hayri’nin kendisini terk etmesi korkusundan başka çocukluğunda yaşadığı ağır travmalar olduğunu fark eder. Uzun bir zaman sonra Nalan yaşadığı çocukluk acılarını, korkularını da anlatır. Anne ve baba dediği kişilerin aslında anneannesi ve dedesi olduğunu, annesinin ortaokul yıllarındayken yanlarına gelen küçük dayısı tarafından hamile kaldığını ve kendisini doğururken öldüğünü gözyaşları içinde anlatır. Anneannesi ve dedesi onu yanlarına alıp en güzel okullarda, lüks bir hayat içinde yaşatmış ama kendi yaşadıkları acı ve utanç yüzünden asla onu sevmemiş bir kez olsun başını bile okşamamışlardır. Nalan bütün bunları evlendikten sonra babası öldüğünde öğrenmiş ve yaşadığı onca acının üstüne bir de bu eklenmiştir.
Bütün bunlardan sonra hayatına giren, fakir, cahil bir köylü çocuğu olan Hayri ona hayatı boyunca ne ailesinden ne kocasından görmediği sevgiyi, şefkati, aşkı yaşatır. Hayri kendini bir aşk adamı olarak görür. Ona göre kalbi o kadar geniştir ki bir sürü kadını sevebilir. Nalanla ilişkisi devam ederken bir gün bir meyhanede tanıştığı Laz kızına aşık olur. Bu kız zengin bir işadamının kapatmasıdır. Genç kızlığında öz babası tarafından tecavüze uğramış, sonrasında toplum ve aile tarafından dışlanmıştır. Hayri’den evlenme sözü alır ve bu hayattan kurtulacağı için bütün umutlarını ona bağlar.
Ama Hayri resmi nikahlı evlidir ve aslında karısı Türkan’dan boşanmak istememektedir. Laz kızı hem Hayri’yi hem karısını sürekli tehdit eder. Hayri bir türlü bu işin içinden çıkamaz ve bir gün kendi evinin bahçesinde Laz kızı tarafından bıçaklanarak öldürülür. Hayri’nin ölümü hem kendi ailesini hem de Nalanı perişan eder. Doktorunun telkinleriyle eski hayatına dönmemek ve hayatında yeni bir sayfa açmak için uzun süre uğraş verir Nalan. Son olarak gittiği resim atölyesindeki hocasının hiç bilmediği görmediği babası olduğunu öğrenir. Babası ondan af diler ve çok kıymetli eserlerini ona bırakarak ortadan kaybolur. Nalan artık eski kaderine ve acılarına dur diyerek yeni bir hayata başlama kararı alır. Yaşam tarzını değiştirir ve bir işe başlar. Artık kaderin onu götürdüğü yolun önüne duvar örmüş ve yeni ışıklı bir yola girmiştir.
Bir psikiyatrist olan Gülseren Budayıcıoğlu kendi deneyimlediği bu olayı kişilerin tanınmamasına özen göstererek roman şeklinde okuyucuyla buluşturuyor. Camdaki Kız kitabında çocukluğumuzda yaşadığımız, bize yaşatılan her duygunun ördüğümüz kader motifi ile hayatımızın her döneminde karşımıza nasıl çıktığını, sevginin insan hayatını tamamıyla nasıl değiştirdiğini birkaç kısa hikaye daha ekleyerek sade bir dille anlatıyor. İnsan davranışlarının nedenlerini anlamada yardımcı olabilecek örnek bir eser.