İzmir'de Sel ve Kuraklık Aynı Anda Görülebilir!

İzmir'de Sel ve Kuraklık Aynı Anda Görülebilir!

Uzman Dr. Ufuk Özkan, 'de aynı anda hem hem kuraklık yaşanabileceğini belirterek uyarılarda bulundu.

29.10.2025 11:45

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Orman Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Ufuk Özkan, kentte yaşanan son sel olaylarının ardından dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Özkan, İzmir’in coğrafi konumu nedeniyle yılın her döneminde kuvvetli yağışların görülebileceğini, buna rağmen kuraklık tehlikesinin ortadan kalkmadığını vurguladı. “İzmir’de sel ve kuraklık aynı anda yaşanabilir” diyen Özkan, bu durumun hem doğa olayları hem de insan kaynaklı etkilerle birleştiğinde ciddi riskler oluşturduğunu ifade etti.

Ani Yağışlar Artıyor, Kuraklık Bitmiyor

Dr. Özkan’a göre İzmir, güneyden gelen sıcak hava ile Balkanlar’dan inen soğuk hava akımlarının kesiştiği bir bölgede yer alıyor. Bu nedenle kentte, mevsim fark etmeksizin ani ve şiddetli yağışların görülmesi mümkün. Ancak yağışlı dönemlerde bile suyun toplanamaması, kuraklık riskinin devam etmesine neden oluyor. Uzman, “Kuraklık aslında suyu yönlendirememe ve tutamama problemidir. Yazın olduğu gibi kışın da suyla ilgili sorunlar yaşayacağız” diyerek mevcut durumun sürekliliğine dikkat çekti.

Kentleşme ve Arazi Değişimi Riski Artırıyor

Özkan, son yıllarda artan kentleşme, arazi kullanımındaki değişiklikler, yol yapımları ve madencilik faaliyetlerinin doğanın su döngüsünü bozduğunu belirtti. “İzmir’in kuzey ilçelerinde, özellikle yeni mahallelerin açıldığı ve doğal örtünün ortadan kalktığı bölgelerde şiddetli yağışlar taşkına yol açabiliyor” diyen Özkan, bu durumun önümüzdeki yıllarda daha sık yaşanabileceğini ifade etti.

Ani ve Şiddetli Yağışlar “Yeni Normal” Haline Geldi

İklim değişikliğinin etkilerine değinen Dr. Özkan, ani yağışların artık Türkiye’nin özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde “yeni normal” haline geldiğini söyledi. “Uzun süren kurak dönemlerin ardından gelen ani sağanaklar, hem sel hem taşkın riskini artırıyor. Her derenin üst havzasındaki moloz birikimi, alt kesimlerde taşkına neden oluyor” diyen Özkan, bu zincirleme etkinin ciddi hasarlara yol açabileceğini belirtti.

Çözüm, Doğal Alanların Korunması ve Erken Uyarı Sistemleri

Dr. Özkan, riskleri azaltmak için alınabilecek önlemleri de sıraladı. Dere yataklarının molozlardan temizlenmesi, beton kesitlerin doğal hale dönüştürülmesi, yağmur suyu tahliye sistemlerinin güçlendirilmesi ve yeşil alanların artırılması gerektiğini söyledi. Ayrıca, “yapay sulak alanlar” ve “saptırma kanalları” gibi altyapı yatırımlarının önemine dikkat çekerek, erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesinin olası felaketleri önlemede kritik rol oynayacağını vurguladı.

Toprak Artık Suyu Tutamıyor

Özkan, yağışlara rağmen baraj doluluk oranlarının düşük kalmasının temel nedeninin, toprağın su tutma özelliğini yitirmesi olduğunu ifade etti. Uzun süren kurak dönemlerin toprağın biyolojik yapısını bozduğunu belirten Özkan, “Toprak suyu ememez hale geliyor, bu da yüzeysel akışa yani sele neden oluyor” dedi.

Bu durumun, barajlarda yeterli birikim sağlanamamasına yol açtığını söyleyen Özkan, “Yıllık almamız gereken yağışın ancak yarısından biraz fazlasını aldık. Yağışı biriktiremediğimiz sürece barajlara katkısı olmayacak” ifadelerini kullandı.

Sıradaki Haber Yükleniyor